Ramazan: Dayanışma İçin En Güzel Zaman

Ramazan: Dayanışma İçin En Güzel Zaman

20 Nisan 2023   /   1 yıl önce 246 0


Bu yıl afetlerin gölgesinde buruk bir şekilde ramazan ayına girdik. Önce Kahramanmaraş ve civarında meydana gelen depremler, ardından Şanlıurfa’daki sel sebebiyle oluşan kayıplar, 21. asrın ilk çeyreğinde ülke olarak yaşadığımız derin ve sarsıcı acılar listesinde yerini aldı.

Şu ana kadar yaşadığımız tüm bu üzüntü verici olaylarda, acı ve ızdıraplarda millet olarak tüm dünyayı imrendiren çok iyi bir sınav verdik. Kısa aralıklarla maruz kaldığımız salgın, deprem ve sel felaketlerinde yek vücut olduk, birlik içinde yardımlaşmanın ve dayanışmanın en güzel örneklerini sergiledik.

Aziz milletimize zor zamanlarda yardımlaşma ve dayanışma ruhunu veren, genlerimizdeki iyilik duygusudur. Bu duyguyu bize kazandıran ise güzel dinimizdir. Güzel dinimizin yüce kitabında iyilik ve takvada yardımlaşmaya teşvik edilir (Mâide, 5/2), sevdiğimiz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe ulaşamayacağımızı (Bakara, 2/92) öğreniriz. Her hafta cuma hutbesinde, ihsanın yani incitmeden yapılan iyiliğin (Nahl, 16/90) Allah’ın kullarına emirleri arasında ilk sıralarda yer aldığı âdeta zihinlerimize kazınır. Güzel dinimizin kutlu Peygamber’inden Allah’ın yardımının, kulun kula yardımına bağlı olarak geleceği, birinin sıkıntısını gidermenin, ahiretteki sıkıntıları bertaraf edeceği müjdesini alırız (Ebu Davut, Edep, 60).

Ruhumuza ilmek ilmek işlenen Allah ve Resulünün sözleri sayesinde, tarihte ecdadımız bizlere Çanakkale Savaşı gibi övüneceğimiz destanlar bıraktı. Bizler de zor zamanlarda benzer kahramanlık hikâyeleri yazarak nice erdem ve fedakarlıklarla dolu yardımlaşma ve dayanışma belgelerini torunlarımıza bırakmanın onurunu ve gururunu yaşamaktayız.

Kelime anlamlarından hareket ederek söyleyecek olursak ramazan, yaz sonrası gelen yağmurun tozları temizlediği, toprağa can suyu verdiği gibi bizleri manevi kirlerimizden temizler; ruhumuza abıhayat olur. Yine yaz güneşinin kayaları ısıttığı gibi iftar ve sahur sofralarında toplanan müminler birbirleriyle tanışır, kaynaşır ve kardeşlik bağlarını güçlendirir.

Bu ramazan, diğerlerinden farklı olarak tüm yaşadığımız ızdırapların izlerini silme, yaraları sarma ve hayatı yeniden inşa etme noktasında ayrı bir önem kazanmıştır. Zira ramazan aylarında artan yardımlaşma ve dayanışma faaliyetleri bu ramazanda daha da artmış ve yaralarımızın hızla sarılmasına vesile olmuştur.

Tekrar vurgulayarak söylemeliyim ki şubat ayında yaşadığımız tarifi imkânsız acıların artçıları devam etmektedir. Zira enkaz altında kalan kızının elini bırakamayan babanın çaresiz bakışları, moloz yığınları arasında bebeğini arayan annenin telaşlı koşturmaları hafızalarımızdan hâlâ silinmedi. Çöken binaların enkazları kaldırılıp yerine sağlam ve kalıcı konutlar yapılarak depremzede kardeşlerimiz evlerine kavuşuncaya ve hayat tamamen normale dönünceye kadar da silinmeyecek gibi görünmektedir. Bu süreçte devletimizin ilgili kurumları tüm imkânlarını seferber ederken millet olarak bizlerin de yardımlaşma ve dayanışma sorumluluğu devam etmektedir.

Müminin bilgi ahlakının en belirgin özelliği, söze kulak vermesi ancak en güzeline uymasıdır (Zümer, 39/18). En güzel söz ise toplumda hayrı, infakı ve ihsanı artıran, yardımlaşma ve dayanışma duygusunu besleyen ve bireylerin iyilik yönlerini destekleyen söz ve paylaşımlardır. Toplum bireylerini tefrikaya ve kutuplaşmaya sevk eden, çekişmeye ve anlaşmazlıklara düşüren söz ve paylaşımlar, iyilik yollarını kapatır, yardımlaşma ve dayanışma duygularını köreltir, milletin birliğini sarsar, gücünü kırar ve varlığını tehlikeye düşürür. Bunu önlemenin yolu, Allah ve Resulüne itaat etmek, çekişmemek ve sabretmekten geçer (Enfâl, 8/46).

Ramazan, maddi ve manevi anlamda bir yenilenme, ihmal ve kusurları telafi etme ayıdır. Bu çerçevede ramazan, yoğun mesai ve meşguliyetler içinde hızla geçen aylarda özellikle manevi muhasebesini yapamayan müminler için güzel bir fırsattır. Yaradan’a kullukta günde beş vakit namaz vazifesinde kusuru olanlar teravih namazı ile ibadet alışkanlıklarını sağlamlaştırmakta, bedenlerini yemekle yoranlar midelerini oruçla dinlendirmekte ayrıca kendine helal olanı terk etme iradesini gösterenler haramlara bulaşmama kararlılıklarını pekiştirmektedir. Sahurla uykunun en derin ve tatlı anında sıcak yatağından kalkarak Allah için fedakârlık yapmanın lezzetini tatmakta, mukabele sünnetini ihya edenler Kur’an ile irtibatlarını güçlendirmekte, hayatın sürgit koşuşturması içinde toplumdaki yoksul ve muhtaçları göremeyenler zekâtını verebilecekleri doğru adreslerin arayışı içine girmektedirler. Böylece normal zamanlarda belki de farkında olunmadan işlenen ihmal ve kusurların telafisi ramazan ikliminde giderilmeye çalışılmaktadır.

Ramazanda sahura aynı saatte kalkanlar, iftarı aynı anda yapanlar, birlikte teravih namazı kılanlar birlik ruhunu kazanır ve bu ruhu güçlendirirler. Bu ruh, çıkar amaçlı değil ilahi ve manevi anlamı yüksek dinî değerler etrafında oluştuğu için zamanı aşıp tüm hayata yayılan etkiye sahip olur. Bu birlik ruhuna sahip olan toplumlarda yardımlaşma ve dayanışma duygusu her zaman canlı ve diridir. Bireyleri birlik içinde bulunan ve iyiliklerde yarışan bir millet, dünyanın bütün zorluklarını yenmeye muktedir olur.


Yorumlar (0)



Bu habere ait yorum bulunmamaktadır