Bir aylık dindarlık
Selami Şahin
Akşam,
04.10.2006
Bir zamanlar magazin programlarının açık seçik sunucusu yanına Prof.
Dr. unvanlı ilahiyatçıları alarak bir bakıyorsunuz sahur programı
yapıyor. 11 Ay boyunca laiklik satan gazeteler bir ay boyunca İslami
neşriyatlara bel bağlayarak tirajlarını arttırmaya çalışıyorlar. Köşe
yazarlarının bazıları esasında hepimiz Müslüman'ız tavırlarında , günah
çıkarma kodunda okuyucusu ile arasında manevi bir boyut olduğunu
vurgulamaya kalkıyor. İftar paketleri dağıtarak gönül alma ile oy
almayı karıştıran siyasiler ortalıkta cirit atıyor. Hal öyle bir
noktaya getiriliyor ki bir aylık Müslüman ülke pozisyonuna sokuluyoruz
. Yabancı milletlerin kızlarının , özellikle Rus Kızlarının birden bire
Müslümanlığı seçtiği haberlerini izliyoruz. Bu arada televizyon
programlarında Şahadet getirememesini izlerken bu işin düzmece olduğu
düşüncesine kapılıyoruz.
Orucu magazinleştirerek diş macunu kalıntısı ile bozguna uğratmaya ,
sahurdan dişinin arasında kalan taneciği ölçümlendirerek fetva vermeye
bayılıyoruz. En enteresanı ise oruç ile diyet arasında bir bağ kurarak
bundan sonuç çıkarmaya çalışan diyetisyenlerin iftar yemekleri
tarifleri. Akşama kadar açlıktan ölmek üzere nefsinin son haddine gelen
birisine iki kibrit kutusu büyüklüğünde peynir, iki dilim kepekli ekmek
tarzında yemekleri kendileri bile yemezken utanmadan önerebiliyorlar.
(Zaten bu diyetisyenleri oldum olası gözüm tutmaz ayrıca bir çoğu
nerdeyse şişman sayılacak vaziyette.)
Bir aylık Müslümanlığı kotardıktan sonra azgın bir boğa gibi
özgürleşeceği rüyaları ile yatıp kalkan bu uğurda sahura kadar yedikten
sonra öğleden sonraya kadar yatalak vaziyette evden dışarı
çıkmayanların bu salaş tavrı beni çıldırtıyor. İftar saatini iple
çekerken son dakikalarda etrafa dehşet saçan sigara tiryakilerinin
mağlup ve teslim edilmiş tavrı sadece bu ayda yaşadığımız manzaralardan
sadece bir tanesi.
Yıllarca aşk şarkılarının süper starı olduğunu düşündüğümüz kişilerin
ilahi okuması ile birden bire bakış açısını değiştiren saf
kardeşlerimizin taraf buldum havası insana komik geliyor. Ben orucumu
da tutarım içkimi de yudumlarım diyenler ile ben Müslümancım ama laiğim
diyenlerin sözlü çıkışları arasında sıkışan gariban vatandaşımız iftar
çadırında nasıl çorbamı kaşıklarım diye kafa patlatıyor.
Yüksek ökçeli, kırmızı rujlu sosyete bu ayı moda ayı pozisyonuna
sokarak oruç tutmadan iftar sofralarında misafir ağırlamaya çalışmaları
işin en dramatik boyutunu ortaya koyuyor.. Paçam yemiyor demekten
korkan ve asla oruç tutmayan birileri dürüstlüğünden ödün vererek
bilmediğimiz onlarca hastalık üretiyor. Karşımıza midesinden problemi
olanlar korosu çıkıveriyor.
Siyasiler gelenekselleşmiş iftar sofralarını özene bezene süsleyerek
ruh-i huzura kavuşabiliyor. Bütün televizyon programlarında yalakalık
yapan san-atçı zevatlar, Ramazanlarımızı Kutluyorlar. Koskoca
İlahiyatçılar bu magazin programı yapımcılarının uyduruk sorularını
önemsiyormuş gibi yaparak iki saat boyunca yanıtlamaya çalışıyorlar.
Telefon ile katılarak bu program size yakışıyor türünden yalaklık yapan
san-atçı arkadaşları işin bk unu çıkarıyorlar. Oruç tutmadığı için
dövüldüğü iddia edilen çocuğun babası günlerce haberi yapılır iken bu
magazinci güzel göğüslü kardeşlerimizin yaptığı sahur programına tık
diyen çıkmıyor. Ne hikmetse her Ramazan Ayında uykusunda olan irtica
hortluyor.Evet ben demiştim tarzında sotede bekleyen bazı nöbetçiler
anında Cumhuriyeti ben savunurum cümlesini sakladığı yerden çıkartıyor
. Ahmet Özhan 11 ay boyunca kimsenin aklına gelmezken Ramazan Ayında
adama bir dakika bile rahat verilmiyor. Adeta kına geliyor. Güzel
şeyler olmuyor mu? Bilmiyorum. Herhalde oluyordur. Sevgiyle