Kaza namazları ve sünnetler konusunda...
Soru: Kaza namazları ve sünnetler konusunda birazcık bilgiye ihtiyacımız vardır. Çünkü kimileri kaza borcu olanlar sünnet kılamaz, sünnetleri bırakıp kaza kılmalılar, diyorlar. Bu konuya siz nasıl bakıyorsunuz? Kaza namazı kılmak için sünnetleri terk etmek caiz olur mu? Kafa karışıklığını nasıl önleriz?
Önce kaza namazlarına kısaca bir göz atalım, sonra sünnetlere geçebiliriz. Kaza namazı, on beş yaşından itibaren farz olup da kılamadığı namazları şimdi kılarak namaz borcundan kurtulma titizliğidir... Bu itibarla insanlar geçmişte kılamadıkları farz namazlarını şimdi kılmak için ne kadar acele etseler o kadar isabet etmiş olurlar. Çünkü namazın borcundan kurtulmanın tek çaresi, hemen kılmak, yani kaza etmektir. Öyle ise kaza kılmak çok mühimdir. Çünkü başka türlü namaz borcundan kurtulmak söz konusu olmamaktadır.
Ancak, bu borçtan kurtulmak için vakit namazlarının önündeki ve sonundaki sünnetleri kılmayıp, yerine kaza kılmak caiz ve sahih olsa da, bir kazanıp bir kaybetmek söz konusu olur, bu durumda. Kazandığı, geçmişte kılamadığı namazı kılmakla borcundan kurtulmaktır. Kaybettiği de, bu namazı kaza ederken sünnetleri kılmayıp onların sevabından mahrum kalmasıdır.
Bu yüzden Hanefi mezhebinde kaza namazları ihmal edilmeyip mutlaka bulunan fırsatlarda hemen kılınmalı, namaz borcundan kurtulmalıdır. Ama bunun için sünnetler terk edilmemelidir. Yani bir kazanırken, bir kayba uğranılmamalıdır. Kaza kılarak kazanırken sünneti terk ederek kayba düşülmemelidir... Sünnetler sünnet olarak kılınmalı. Kazalar da ayrıca kaza niyetiyle kılınmalıdır. Hanefi mezhebinin görüşü budur. Uygulama da hep böyle olmuştur.
Şafiilerde ise sünnetler kılınmayıp yerine kaza kılınarak bir an evvel kaza borcundan kurtulma esas alınmıştır. Bu da Şafii’nin görüşüdür. Herkes kendi mezhebinin görüşüne göre hareket eder. Bugüne kadar da hep böyle olmuştur.
Burada karıştırılan bir hususa dikkat çekmek isterim. Kaza kılınırken hem kazaya hem de o vaktin sünnetine niyet ederek bir namazla ikisini de kılmış olmak gibi bir niyet çıkmazı söz konusu oluyor galiba... Böyle bir uygulama yoktur. Çünkü niyetlerde tereddüt caiz olmaz. Ya kazaya, ya da sünnete niyet edilir. Tek namazda hem kazaya hem de sünnete birden niyet etmek, kılmadığı bir namazı kılmış gibi göstermek, aklen de uygun düşmeyen bir açıkgözlülüktür. Niyet edilen namaz ya sünnet yahut da farz olur. Hem sünnet hem de farza diyerek tek namaza ikili niyet geçerli olmaz.
Bu bakımdan, hangi namaz kılınmışsa onun sevabı alınır, hangisi kılınmamışsa onun sevabından mahrum kalınır. Kılınmayan namazın sevabının alınacağını düşünmek, kılanların boşuna zahmet çektiğini söylemek gibi bir çelişki olur...