Bu mektûb, İskender Hân-ı Lodîye yazılmışdır.
Mâsivâyı unutmadıkca, kalbin selâmet bulamayacağı bildirilmekdedir:
Hak teâlâ, hep kendisi ile bulundursun.
Kendisinden başkası ile olmağa
bırakmasın. Mirâc gecesi, gözü Allahü teâlâdan hiç ayrılmayan,
insanların
en üstünü hurmetine, bu düâmızı kabûl buyursun (aleyhi ve alâ
âlihissalevâtü
vetteslîmât�)! Bize ve size
herşeyden önce lâzım olan şey, kalbi Allahü
teâlâdan başka şeylerin hepsinden kurtarmakdır. Kalbin bu
selâmete kavuşabilmesi
için, Hak teâlâdan başka hiçbir şeyin kalbden geçmemesi lâzımdır.
Kalbden
hiçbirşeyin geçmemesi için de, mâsivâyı yanî Allahü teâlâdan başka
herşeyi
unutmak lâzımdır. Bunları unutmağa (Fenâ) denir.
Bu yolun büyükleri buyuruyorlar ki, (Allahü teâlâdan başka herhangi birşeyi kalbden geçirmek için uğraşılsa, hiç geçmemelidir). İş, bu dereceye varmadıkça, kalb selâmet bulamaz. Bugün, bu nimete kavuşan kimse, anka kuşu gibidir. Yanî yokdur. Hattâ buna inanacak kimse de, kalmamışdır.
Arabî beyt tercemesi:
Nimete kavuşanlara nimetler âfiyet olsun.
Zevallı fakîr âşık, birkaç damla ile doysun.
Dahâ çok ne yazayım? Önceniz ve sonunuz selâmet olsun!