İKİYÜZSEKSENÜÇÜNCÜ MEKTÛB

Bu mektûb, sofî Kurbâna yazılmışdır.
Resûlullahın mirâc gecesinde Allahü teâlâyı görmesi dünyâda olmayıp âhıretde olduğu bildirilmekdedir:

Süâl: Ehl-i sünnet âlimleri, sözbirliği ile diyor ki, Allahü teâlâyı dünyâda kimse görmez. Hattâ, Ehl-i sünnet âlimlerinin çoğu, (mirâc gecesinde Allahü teâlâyı görmedi) dediler. Huccet-ül-islâm imâm-ı Gazâlî, (Resûlullahın (s.a.v) mirâc gecesinde Rabbini görmediği dahâ doğrudur) demişdir. Sen ise, o Serverin mirâc gecesinde gördüğünü bildiriyorsun. Bunu nasıl açıklarsın?

Cevâb: O Server
(s.a.v) mirâc gecesinde, Rabbini dünyâda görmedi. Âhıretde gördü. Çünki, O Server (s.a.v) o gece, zemân ve mekân çevresinden dışarı çıkdı. Ezeli ve ebedi bir ân buldu. Başlangıcı ve sonu, bir nokta olarak gördü. Cennete gideceklerin, binlerce sene sonra, Cennete gidişlerini ve Cennetde oluşlarını o gece gördü. Eshâb-ı kirâm arasında malı en çok olanlardan Abdürrahmân bin Avf, Eshâb-ı kirâmın fakîrlerinden beşyüz sene sonra Cennete girecekdir. Onun beşyüz sene geçdikden sonra Cennete girdiğini gördü. Ona, niçin geç kaldığını sordu. İşte o makâmdaki görmek, dünyâda görmek değildir. Âhıret görmesi ile görmekdir. Ehl-i sünnet âlimleri, dünyâda görülemez buyurdular. Biz ise, âhıretdeki görmekle gördüğünü söylüyoruz. Bu görmeği dünyâda gördü demek de, mecâz olarak denilmişdir. Dünyâdan gidip gördüğü ve yine dünyâya geldiği için denilmişdir.

Herşeyin doğrusunu Allahü teâlâ bilir.

Ana Sayfa