YÜZDOKSANSEKİZİNCİ
MEKTÛB
Bu mektûb,
Hân-ı Hânâna yazılmışdır.
Bu zemânda, din adamlarının, dünyâ
büyükleri ile görüşmeleri güc olduğu
bildirilmekdedir:
(Fütûhât-i Mekkiyye), fütûhât-i
medeniyyenin anahtarı olsun! Allahü
teâlâ, sevgili Peygamberi ve Onun yüksek Âli hurmetine bu düâmı kabûl
buyursun (aleyhi ve aleyhimüssalevât vetteslîmât)!
İhsân etdiğiniz kıymetli mektûb,
fakîri şereflendirdi. Sevgimizi artdırdı. Size müjdeler olsun, müjdeler
olsun!
Kıymetli efendim!
Bu zemânda, Allah adamlarının, dünyâ büyükleri
ile görüşmesi çok güçleşdi. Din adamları, konuşurken ve yazarken, dînin
emr etdiği gibi tevâzu ederse, kötü düşünceli olanlar,
bunu anlıyamıyarak, birşey koparmak için, muhtâc olduğu için, böyle
yapıyor
sanırlar. Bu bozuk düşünceleri, dünyâ ve âhıret seâdetini elden
kaçırmalarına
sebeb olur. Bu büyüklerden istifâde edemezler.
Eğer din büyükleri, dünyâya
ve dünyâ adamlarına kıymet vermediklerini duyururlarsa, görüşleri kısa
olanlar, kötü düşünerek, bunları kendini beğenmiş sanırlar. Hâlbuki,
Allahdan başka hiçbir şeye kıymet vermemek de, din büyüklerine
lâzımdır.
Hem aşağı gönüllü, hem de yüksek gönüllü olurlar. İki zıt, ters şey,
bunlarda
bir araya gelmişdir. Ebû Saîd-i Harrâz (kuddise sirruh) buyuruyor ki,
(Rabbimi, birbirine zıt olan şeyleri,
bir araya toplayıcı olarak
tanıdım). Fen ve hesâb adamları, bu söze inanmazlar ise de,
bizce kıymeti
yokdur. Evliyânın bildikleri, aklın eremediği şeylerdir.
Mîr ve Mevlânâ,
size bizlerden çeşitli haberler vereceklerdir. Doğru yolda bulunanlara
selâm olsun!
Ana
Sayfa