Bu mektûb, mirzâ Muzaffere yazılmışdır.
Âlemlerin efendisine uymak lâzım geldiği bildirilmekdedir:
Allahü teâlâ, ecrinizi artdırsın ve
kıymetinizi yükseltsin, işlerinizi
kolaylaşdırsın ve kalbinizi genişletsin! Resûlullahın ahlâkı ile
ahlâklanmış
bir zâta ihsân yapmağı ve herkesle iyi geçinmeği hâtırlatmağa ne lüzûm
vardır? Ona karşı, bunları söylemek, saygısızlık olabilir. İnsan muhtâc
olduğu zemân kurtdan, kuşdan meded umar. Zayıf ve âciz kimselerden de
ihsân
bekler. Bunun için, başınızı ağrıtıyorum. Muhtâcların imdâdcısı olmak
istiyorum.
Kıymetli efendim!
İhsân, kime yapılırsa yapılsın, çok iyidir. Fakat yakın
olanlara ihsân etmek dahâ iyidir. Resûlullah (s.a.v)
komşuların haklarını gözetmeğe o kadar önem verirdi ki, Eshâb-ı kirâm
)aleyhimürrıdvân)
komşulara da, ölüden mîrâs düşecek sanmışlardı.
Fârisî iki beyt tercemesi:
Öyle yakın olduk ki, birbirimize,
Sen bir güneş, biz de sanki birer gölge.
Ne olur ey, kimsesizlerin kimsesi,
Lutfüne kavuşsa, komşuların hepsi!
Vesselâm.