Araplar Müslüman olduklarında Safa ile Merve arasında gidip gelmenin, eski hac geleneğinin bir parçası mı, yoksa sonradan putperestler tarafından uydurulmuş bir tapınma biçimi mi olduğu ve iki tepe arasında gidip geldiklerinde şirke düşmüş olup olmayacakları konusunda sorular sormaya başladılar. Bunun üzerine;
“Safa ile Merve Allah’ın nişanlarındandır. Kim Kâbe-i Muazzama’yı hacceder veya umre yaparsa, bu iki tepeyi tavaf etmesinde bir günah yoktur. Kim kendiliğinden bir iyilik yaparsa bilsin ki, Allah karşılığını verir ve her şeyi bilir.” (el-Bakara, 2/158) âyeti nazil olmuştur. (Müslim, Hac, 264)

-“Yarın buraya humma hastalığından dermanı kesilmiş ve ondan çok ızdırap çekmiş bir kavim gelecek, dediler ve Müslümanların seyrine bakmak için Hicr’in arkasına oturdular.
Onların hainliğinden vahyen haberdar olan Resulullah (sav), celadetlerini müşriklere göstermeleri için, Müslümanlara tavafın ilk üç şavtında remel yapmalarını (kısa adımlarla canlı canlı yürümek), iki köşe arasında da adi yürüyüşle yürümelerini emretti.
Bu hali gören müşrikler,
- Bunlar mı hummanın bitkin düşürdüğünü zannettiğiniz insanlar? Bunlar falan ve falandan daha sağlammış! dediler.

Resulullah (sav)’ı ashabına (ra) bütün şavtlarda remel yapmalarını emretmekten alıkoyan şey, onlara duyduğu merhametti.” (Buhari, bu rivayette şu ilaveyi kaydeder: “Resulullah (sas) sulh anlaşması yaptığı sene (umre için) gelince müşriklere kuvvetlerini göstermeleri için “hızlı yürüyün!” diye emretti. Müşrikler bu sırada Kuaykıan Dağı tarafına oturmuş seyrediyorlardı.”) (
İbnu Abbas (ra) rivayeti, Buhari, Hacc 55)


Ana Sayfa

   
www.diyanetsenhaber.com    
   

www.muftulukhaber.com